“IŞİD’in istihbaratçısı” neden tahliye edildi?

Cezasızlık zırhının, Kuteybe Hammet dosyasında da kendini göstermesi elbette tesadüf değil. İktidarla işbirliği yaptığı sürece IŞİD’li de olsa HTŞ’li olsa bir militan bu zırhtan faydalanabiliyor

Vecih Cuzdan 31 Ekim 2020 SAYI 3

“IŞİD’in istihbaratçısı itirafçı oldu, tahliye edildi.”[1] Geçtiğimiz haftanın en çarpıcı, ancak pek gündem olmayan haberi kuşkusuz buydu. Habere göre, Mersin 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan “IŞİD’in istihbaratçısı” Suriyeli Kuteybe Hammet, yargılandığı davanın 22 Ekim’de görülen duruşmasında yurtdışına çıkış yasağı konularak tahliye edildi.[2] Sözkonusu haberlerde Hammet’in, “önceki duruşmalarda itirafçı olduğu” da özellikle vurgulanıyordu.

Peki kim bu Kuteybe Hammet?

Kendi anlatımına göre, 1990 Suriye Haseke doğumlu ve Deyrizor Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi 3. sınıfta okurken savaş nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldı. 2015 yılı sonlarına kadar IŞİD kontrolündeki Rakka’da yaşadı ve yine kendi anlatımına göre “bir kaçakçıya 15000 Suriye parası ödeyerek, Kilis ili Çobanbey sınırından Türkiye’ye kaçak yollardan geçiş yaparak” Gaziantep’e gitti.

Hammet, Antep’te kısa süre kaldıktan sonra yaklaşık bir yıl kadar da Urfa’da ikamet etti. Bu süreçte annesi, iki kız kardeşi, eşi ve iki çocuğunun da Kilis Öncüpınar Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye geldiğini ve resmi kayıtlarını yaptırarak kimliklerini çıkarttığını anlatıyor. Yine bu süreçte, Rakka’dan tanıdığı ve Ahrar’uş Şam mensubu olduğunu belirttiği arkadaşı Feyz Halil Kessar aracılığıyla, Urfa merkezde ofisi bulunan ve kendi deyimiyle “Türkler ile çalışan” Rakkalı Muhammed Celgad ile tanıştı. Arkadaşıyla birlikte bu şahsa, para karşılığında IŞİD’liler hakkında bilgi aktarmaya başladı.

(…) muhbirlerden topladığım bilgileri ofisteki bilgisayarda düzenleyip flash belleğe attıktan sonra Muhammed CELGAD’ın ana bilgisayarına aktarıyordum, bilgi toplayan kişilerin ayrı ayrı bilgisayarları vardı, gelen tüm bilgiler buradan ana bilgisayara aktarılırdı. Bu bilgileri ben kendi bilgisayarıma aktarırdım. Ebu Ahmet (K) Muhammed CELGAD’ta zaman zaman bilgileri, çalıştığını belirttiği Ankara’daki bazı şahıslara aktarıyordu.

Hammet’in bu faaliyetleri gerçekleştirdiği dönemde Rakka hala IŞİD’in kontrolündeydi. Bu süreçte Rakka’da IŞİD’e ait mali binanın koordinatlarını Celgad’a ilettiğini, bir süre sonra binaya bombardıman gerçekleştiğini[3] ve saldırıda sivillerin de ölmesi nedeniyle bu şahıstan ayrıldığını belirtiyor Hammet.

Daha sonra Adana’ya yerleşen, ardından Mersin Tarsus’ta ikamet etmeye başlayan Kuteybe Hammet, 16 Kasım 2019’da, Mersin’de IŞİD’e yönelik operasyonla gözaltına alınıp tutuklanmasına kadar bu faaliyetleri başka kişilerle sürdürdü.

Yukarıdaki bilgiler, Hammet’in “silahlı terör örgütüne üye olma” suçundan yargılanıp tutuklandığı davanın 65 sayfalık iddianamesinden alındı.

Mersin 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye edildiği 22 Ekim’deki duruşma dahil, çıkarıldığı her duruşmada “Hakkımda gelecek raporların hepsi boş gelecek. Benim IŞİD ile bir bağlantım yok[4] diyecek kadar özgüvenliydi Hammet. Edindiği bilgileri de o dönem IŞİD kontrolündeki bölgelerde bulunan muhbirlerden temin ettiğini söylüyor. İddianamenin değerlendirme kısmında ise Hammet’in Suriye’de bulunduğu dönemde IŞİD adına örgütsel faaliyet yürüttüğü, Türkiye’ye gelmesinden sonra da örgütle ilgili bilgileri yabancı uyruklu şahıslara sattığı belirtiliyor. Ancak bu kısımda ne “Türklerle çalışan” ve edinilen bilgileri “Ankara’daki bazı şahıslara” aktaran Muhammed Celgad’a değiniliyor ne de Kuteybe Hammet’in AKP destekli gruplara mensup isimlerle olan girift ilişkilerine. Hammet’in ifadesinde ilişkide olduğunu belirttiği tüm kişiler bu gruplara mensup:

“(…)sonrasında iş bulmak için Şanlıurfa’da sıvacılık işleri ile uğraşan Rakka’dan arkadaşlarım Muhammed EİD (ÖSO kollarından Liva Muntasır grubunda savaşçıdır) (…) yanlarına gittim…

Şanlıurfa ilinde en son 1,5 ay çalıştığım manavdaki işimden ayrıldıktan 10 gün kadar sonra iş ararken Rakka’dan tanıdığım ve Rakka’da iken Ahrar’uş Şam örgütünde savaşçı olan Feyz Halil Kessar isimli arkadaşımla Şanlıurfa’da karşılaştım…

(…)Ebu Ahmet (K) Muhammed Celgad bana “Bu şahıs Ebu Halil Elderi’dir, o bizim ofisin asıl Müdürüdür” dedi, bana bu şahsın daha önce Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Ahrar’uş Şarkiyye’nin[5] komutanı olduğunu söyledi…

(…)beni Whatsapp üzerinden arayan Ebu İsmail El Askeri isimli şahsın yanında başka bir şahıs ile birlikte YPG terör örgütünce yakalandığını ve tutuklandıklarını, Ebu İsmail El Askeri isimli şahsın Özgür Suriye Ordusu içerisinde faaliyet gösterdiği şeklindeki haberi gördüm…

Yani aslında Kuteybe Hammet’in dosyası, Saray-AKP iktidarının cihatçılar üzerinden şekillendirdiği Suriye politikasının adeta özeti niteliğinde.

Hem militanların hem de ailelerinin, savaşın başlangıcında Türkiye üzerinden Suriye’ye, ağır yenilgiler sonrası ise Suriye’den Türkiye’ye geçişlerine ve geçişler sırasında sınır hattındaki askerler ile kaçakçılar arasındaki işbirliğine dair ifadeler; Urfa’daki bazı kuyumcular aracılığıyla IŞİD kontrolünde bulunduğu dönemde Rakka’yla yapılabilen para transferleri; hatta IŞİD militanlarının AKP destekli cihatçı gruplara dahli…

İddianamede, TSK ve AKP destekli grupların kontrolündeki Tel Abyad’da bulunan IŞİD’lilere ilişkin dikkat çekici bir diyalog da yer alıyor. “ÖSO içerisinde faaliyet gösterdiği” belirtilen Ebu İsmail el-Askeri ile Kuteybe Hammet arasındaki 2 Kasım 2019 tarihli Whatsapp konuşmasının ilgili kısmı şöyle:

Ebu İsmail el-Askeri: Tel Abyad’da bulunan ÖSO mensupları hakkında bir iş yapmanı istediler mi?

Kuteybe Hammet: Hayır onlar sadece IŞİD hakkında iş yapmamı istiyorlar.

Ebu İsmail el-Askeri: Sadece IŞİD mi?

Kuteybe Hammet: Evet, hatta rejim hakkında bile benden bilgi istemiyor.

Ebu İsmail el-Askeri: Peki Tel Abyad’da bulunan IŞİD’liler hakkında bilgi istiyorlar mı?

Kuteybe Hammet: IŞİD’lilerin Tel Abyad’da yeri nerede?

Ebu İsmail el-Askeri: Ayn İsa’da ve Mabruka’da bulunan IŞİD’liler vardı, şimdi Tel Abyad’da ikamet ediyorlar.”

Diyaloğun devamında, IŞİD militanlarının İdlip’te Hurras ed-Din bünyesine katıldığı, ayrıca Şam Cephesi gibi “Suriye Milli Ordusu” bünyesindeki grupların içinde, TSK’nin kontrolündeki “güvenli bölgeler”de bulunduklarından söz ediliyor.

Cezasızlık zırhının, Kuteybe Hammet dosyasında da kendini göstermesi elbette tesadüf değil. İktidarla işbirliği yaptığı sürece IŞİD’li de olsa HTŞ’li olsa bir militan bu zırhtan faydalanabiliyor. İç ve dış operasyonlarda kullanılmak üzere Türkiye’de ve Türkiye kontrolündeki bölgelerde barındırılabiliyor. Dolayısıyla Saray-AKP iktidarı eliyle büyütülen Fransa-Türkiye geriliminde İstanbul’dan Resulayn’a, İzmir’den Tel Abyad’a “ÖSO” bayraklarının taşındığı eylemlerin başlaması şaşırtıcı değil. 7 Haziran-1 Kasım 2015 seçimleri arası kanlı süreçte olduğu gibi, bu dinamiğin, iktidarın muhalefete karşı gayri resmi bir gücü olarak işlevlendirilmesi de olasılık dahilinde. Öte yandan iç ve dış siyasette AKP ile özdeşleşmekte olan bu cihatçı ağı, gelinen noktada egemenler arasındaki gerilimlerde de tartışma konusu olmaya adaydır.

Dipnotlar:

[1] https://www.dha.com.tr/yurt/deasin-istihbaratcisi-itirafci-oldu-tahliye-edildi/haber-1793959

[2] https://sendika.org/2020/10/isidlilerin-yargiya-guveni-tam-mersinde-isidin-istihbaratcisi-tahliye-edildi-599360/

[3] Hammet’in Rakka’da IŞİD’in mali binasının bombalanmasına ilişkin anlatımının doğruluk payı var. Bu dönemde, ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun desteğiyle YPG-QSD’nin Rakka’ya yönelik operasyonu (Kasım 2016-Ekim 2017) sözkonusuydu. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün (HRW) Eylül 2017 tarihli bir raporunda ise, koalisyon güçlerinin, IŞİD’in Rakka’daki mali binasına yönelik hava saldırısı gerçekleştirdiği bilgisi yer alıyor.

[4] https://www.iha.com.tr/mersin-haberleri/deasin-istihbaratcisi-5-kez-hakim-karsisina-cikti-mersin-2716635/

[5] https://sendika.org/2019/10/turkiyenin-sorumlulugunda-bir-savas-sucu-makinesi-ahrarus-sarkiyye-566151/

Sendika.Org'a Patreon'dan destek ol