Latin Amerika’da Komün rüzgârı

Latin Amerika’da ve Arjantin’de işçi hareketinin oluşum ve gelişimine başlangıçta Avrupa’dan gelen göçmenlerin, özellikle de anarşistlerin ve komünarların büyük etkileri olmuştur. Avrupa’dan gelen göçmenler, sürgün edilen anarşistler, komünarlar benimsedikleri anarşizm, Marksizm, ütopik sosyalizm gibi düşünceleri işçi hareketine hâkim kılmak için çaba sarf etmişlerdir

Yüksel Akkaya 18 Mart 2021

Genelde, 1871 Paris Komünü, Paris ve Fransa’ya sıkıştırılır, eylem, etki ve sonuçları olarak. Kuşkusuz, Komün deneyimi üzerine yazılıp çizilenler bu sıkıştırılmışlığı da önemli ölçüde aşmıştır. Oysa, Paris Komünü’nün rüzgârları Atlas Okyanusu’nun ötesinde, Latin Amerika’da da esmiştir; elbette eşanlı olarak değil. Doğrudan da değil, dolaylı olarak. Latin Amerika, Kara Avrupa’sı için bir sürgün yeridir: istenmeyen, suçlu olarak görülen pek çok insan için. Paris komünarları da bu süreçten payını almıştır, özellikle anarşistler… Belki, Latin Amerika için bir şans olarak da!

Genelde Latin Amerika işçi hareketini, özelde tek tek ülkeler açısından işçi hareketini klasik modele indirgeyerek açıklamaya çalışmak yetersiz kalacaktır. Bu işçi hareketinin tarihsel gelişimini, dönüşüm anlarını, tuhaf çelişkilerini anlamak için üç temel etkeni göz önünde tutmak gerekmektedir. Bu etkenlerden birincisi, işçi hareketinin modern kent işçisinden çok köle emeğinin egemen olduğu bir tarımsal yapıda ortaya çıkmış olmasıdır. İkincisi, Avrupa’dan gelen göçmenlerin, özellikle sürgün anarşistlerin ilk işçi hareketin oluşumu üzerindeki etkisidir. Üçüncüsü ise, daha sonra “popülist” liderlerin kentlerde sayıca az olan “işçi sınıfı”nın desteğini korporatist ilişkiler karşılığında alma çabasıdır.

Arjantin sendikacılığında komünarların izleri

Bir prototip olarak Arjantin üzerinden Latin Amerika işçi hareketini, genel olarak anarşistlerin, özel olarak komünarların etkisi açısından değerlendirmek, incelemek açıklayıcı olacaktır. 1853 yılında, Arjantin’de köleliğin kaldırılması ile “çağdaş” anlamda işçilerin oluşmasının sosyal ve yasal temelleri de atılmış olmasına rağmen, bu proleterleşme sürecinin işçileri başlangıçta ne kentli idiler ne de sanayi işçisiydiler. Ekonomisi, özellikle ihracatı, tarım ürünlerine dayanan Arjantin’de sınıfsal kristalizasyon ve sanayi proletaryası sanayileşmeye bağlı olarak gecikmiştir. Latin Amerika’da ve Arjantin’de işçi hareketinin oluşum ve gelişimine başlangıçta Avrupa’dan gelen göçmenlerin, özellikle de anarşistlerin ve komünarların büyük etkileri olmuştur. Avrupa’dan gelen göçmenler, sürgün edilen anarşistler, komünarlar benimsedikleri anarşizm, Marksizm, ütopik sosyalizm gibi düşünceleri işçi hareketine hâkim kılmak için çaba sarf etmişlerdir. Kuşkusuz, bunlar geldikleri ülkelerdeki deneyimi, birikimi de beraberlerinde getirmişlerdi. Bu açıdan bakıldığında, Arjantin’e gelen göçmenlerin bir kısmının önemli siyasal ve sendikal deneyime sahip olduğu görülmektedir. Özellikle, 1871 başarısız Paris başkaldırısından sonra çok sayıda Komünar başta Arjantin olmak üzere Latin Amerika’ya göç etmiştir, sürgün edilmiştir. Örneğin, çoğu Komünarlardan oluşan Arjantin’deki 273 Fransız 1. Enternasyonal’e üye idi. Arjantin’e gelen Alman göçmenler ise, bir sosyal demokrat kulüp kurmuşlar ve l. Enternasyonal’e üye olmuşlardı. 1878 yılında İtalya’yı terk eden Errico Malatesta gibi İtalyanlar ise daha çok anarşist düşünceyi yaymaya çalışmışlar, bunun için de anarşist bir gazete olan “Toplumsal Sorun”u çıkarmışlardır. Bu türden genelde Avrupalı göçmenlerin, sürgünlerin, özelde komünarların başlangıçta Arjantin’de işçi sınıfının ideolojisinin oluşumunda ciddi etkileri olmuştur. Bu ideolojik çeşitliliğe ve zenginliğe rağmen, 19. yüzyılın sonundan 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar genelde Latin Amerika, özelde Arjantin sendikacılığında, komünarların da ağırlığıyla anarşizm egemen olmuş, işçi hareketlerine damgasını vurmuştur.

Bir rüzgârın esintisi olarak

Arjantin’den sonra bu etkiyi en çok Uruguay’da görürüz. Sendikal örgütlenme açısından Uruguay, Arjantin pilot bir rol oynadı. 1865 yılında Uruguay’da “Montevideo Matbaacılık Cemiyeti”, izleyen yıllarda da “Doğu Uruguay Cumhuriyeti Bölgesel Federasyonu” kuruldu. Sendikal hareket sadece işçi sorunları ile sınırlı kalmayıp, sosyal sorunlarla ilgilenerek, bu alana ilişkin mücadeleler de verdi. 1905 yılında “Uruguaylı Bölgesel İşçiler Federasyonu” (FORU) kuruldu, Arjantin’de kurulan ilk sendika da Uruguay sendikacılığının özelliklerini taşıdı; anarşist ideoloji çerçevesinde örgütlenip siyasal partilere katılımı ve burjuva demokrasisi kurallarını reddetti. Sendika yöneticilerinin siyasal sorumluluk üstlenmesi ise kesinlikle yasaktı. 1891 yılında kurulan “Arjantin Cumhuriyeti İşçileri Sendikası”, 1905 yılında “Arjantin Cumhuriyeti Bölgesel Federasyonu”na (FORA) dönüştü. Uruguay’da olduğu gibi, Arjantin’de de yüzyılın dönümü ile birlikte sosyalizmin doğuşu, başka bir sendikacılığın habercisi oluyordu. Sosyalistler, işçi sınıfının acil sorunları için mücadele kadar, sermayeye karşı örgütlü mücadelenin ve iktidarı ele geçirmenin gerekliliğine de dikkat çekiyorlardı.

Diğer siyasal görüşlerin varlığına rağmen, 20. yüzyılın başındaki başarısız grevlere rağmen komünarların etkin olduğu anarşist ideoloji işçi hareketi içindeki egemenliğini 1920’li yıllara kadar sürdürdü. Kuşkusuz komünarlardan öğrenilenlerle, bir rüzgârın esintisi olarak…

Sendika.Org'a Patreon'dan destek ol