Durun siz yan yana gelemezsiniz!

Emeğimiz, bedeniz, hayatımız, kararlarımız bizim ve hep birlikte sahip çıkacağız. Her 8 Mart öncesi biraz daha artan heyecanımız, enerjimiz, cesaretimiz, dayanışmamızla yine yan yana olacağız

Nurcan Altunkaya 04 Mart 2021 SAYI 8

8 Mart yaklaşıyor. Her 8 Mart öncesi biraz daha artan heyecanımız, enerjimiz, cesaretimiz, dayanışmamızla yine yan yana olacağız.

“Durun siz yan yana gelemezsiniz!”

Pandemi başladığından beri en çok duyduğumuz, deneyimlediğimiz cümlelerden biri. Fakat buradaki yan yana gelemeyecek olanlarda sizin gayet seçici olduğunuzun fakındayız. Yan yana gelemeyecek olanlar var olan ve pandemi ile açığa çıkan eşitsizliği yaşayanlar. Evde kalanlar, evde kalıp çalışma saati artanlar, evde kalamayıp iş yükü artanlar, sağlıksız koşullarda çalışanlar, aşıya ulaşamayanlar, işçiler, yoksullar, öğrenciler ve tabii ki kadınlar.

Cinsiyet eşitsizliğine dayanan şiddetin her yaştan her alandan kadının hayatına nasıl sirayet ettiği, kadınların güvenli alanlarının nasıl daraldığını hep birlikte deneyimlemiş olduk. Kendimize ayıracağımız nitelikli vakit, sosyalleşeceğimiz, kendimizi güvende hissettiğimiz alanlar aslında bize iyi gelen ne varsa oldukça daraldı. Liseli kadınlardan üniversiteli kadınlara kendilerine farklı yaşam alanları kuran kendi özgürlük alanlarını yaratan kadınlar okulların kapanmasıyla birlikte evlerine dönmek zorunda kaldılar. Eşitsiz ilişkiler üzerine kurulu aile hayatında birçok kadın kendilerine ait alanlar yaratmakta zorlandı. Zaten güvencesiz ve esnek çalıştığımız işlerden ise ilk çıkarılanlar biz olduk. Ekonomik krizin derinleştiği bu günlerde ise kadınları geleceksizlik bekliyor.

Yaşadığımız kentin öznel yapısı ve koşulları biz kadınların hayatlarını kuşatıyor

Özellikle Karadeniz’de yaşam ikili bir halde devam ediyor. Bölgede yaşayan kadınların köy ile ilişkileri hiç kesilmedi. Yılın uzun bir zamanı kent merkezinde yaşamlarımızı sürdürsek de yazın belli aylarda çay tarımından bağ bahçe işlerinden kaynaklı da köyde yaşanır. Karadeniz’de kadınlar yaz kış demeden sürekli bir çalışma ve koşuşturma içindeler. Toprağı ekip biçmeden çay toplamaya kadar bütün emek kadınların ellerinden geçer. Bu şartlar altında zaten ücretsiz emeği iki kat sömürülen kadınlar pandemi koşullarıyla birlikte artan ev yükü, yaşlı, çocuk bakımından, çocuğunun uzaktan eğitimine kadar bütün bu süreci omuzlarında taşıyor.

Ev içi ücretsiz emeğimizden üretim alanlarındaki emeğimize kadar yok sayılmamıza izin vermeyeceğiz:

Karadeniz’de ev ekonomisinin en büyük girdisi çay ve fındıktır. Trabzon’un Of ilçesinden Rize’ye oradan Artvin Kemalpaşa’ya kadar sahil boyunca geniş bir bölge çaydan oluşuyor. Bu geniş alandaki çay tarımı emeğinin büyük çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Gübrelemeden çayın toplanmasına kadar bütün süreç kadınlar tarafından gerçekleştiriliyor. Bu üretim süreçlerine dair kadın emeğini görünür kılmak, üretici kadınların yan yana gelecekleri alanlar yaratmak, kadın emeğini üretim alanlarında da açığa çıkarmak ve örgütlemek bölge kadın hareketinin en önemli ve gerçekçi başlıklarından biri. Çünkü Karadeniz’de yukarıda saydığımız bütün saldırılara karşı mücadeleyi büyüten, 8 Mart’ta alanları dolduran kadınlar aynı zaman da çay üreticisi kadınlar.

Emeğimiz, bedeniz, hayatımız, kararlarımız bizim ve hep birlikte sahip çıkacağız. Bizi yan yana getiren çok güçlü bir bağ var. Öyle ki yan yana olamadığımız koşullarda bile bu bağ bizi çevreliyor. Bir bakıyorsunuz birbirini hiç görmemiş kadınlar yüz yüze olmasa da yan yana gelecek alanlar yaratıp tacizcilerin uykularını kaçırabiliyor. Hiç tanışmamış olsak da hayatta kalmak için özsavunma hakkını kullanan kadınlar için meydanları doldurabiliyor. Kaçırılan kadınları biz bulacağız deyip tüm ülkeye yayılan bir dayanışma ağı kurabiliyor.

Yan yana gelmemiz engellenebilir mi peki?

Karadeniz’in en doğusundan bütün kadınları selamlıyoruz. 8 Mart’ta bütün kent meydanlarında görüşmek üzere.

Sendika.Org'a Patreon'dan destek ol